İsviçre'den taze meydan notları
Cenevre’den Montreux’ye ilerlerken otobüste semalarda görünen bir helikopter gazeteciler arasında farklı yorumlara neden oluyor. Ben “İşte Güneri Cıvaoğlu’nu taşıyan helikopter” diyorum, iki koltuk yanımdaki Yazgülü Aldoğan gülüyor. Ülker kafilesi, basından “A-List” bir kadroyla Portekiz-Türkiye maçını izlemek için toplanmış. THY’nin Cenevre uçuşunun business class’ı, Montreux’ye hareket eden özel catering’li otobüs, hatta geceleri ya da gündüzleri sayılı insan görülen bu küçük şehir bile bu kafileye ayrılmış adeta.
Nobel’de de böyle olmuştu... Herkes oradaydı ama Cıvaoğlu yoktu, hatta “Özel uçakla mı gelecek” diye konuşulmuştu bile. Bunu da ortaya atan elbette bendim...
Cıvaoğlu, Portekiz-Türkiye maçında görünmedi. Onun katılım tarzı çok ilginç: Giderek herkesin olduğu yerlere katılmıyor, herkesin onun olacağını tahmin bile edemeyeceği yerlerde boy gösteriyor.
O yoktu ama Stade de Geneve’in R kapısına denk düşen tribün medya üst düzeyine ev sahipliği yapıyordu. Aslında bütün Cenevre, maçın oynandığı cumartesi günü bir İstanbul kokteyli havasındaydı. Sokaklar tanıdık simalarla doluydu. Portekiz ve Türk taraftarlar sırayla, birbirlerine saygıyla tezahürat atıyor, kent meydanında açılan dev Türk bayrağının yanında rakip taraftar da kendi sloganlarını atıyordu.
“Vatan haini gazeteci” damgasını yemek uğruna Portekizlilerle birkaç kare hatıra fotoğrafı çektirdim. Ama asıl sürpriz, Intercontinental Oteli’nde karşıma çıktı.
Yalın’la otelin lobisinde buluşmak için sözleştik, meğerse Portekiz Milli Takımı da orada kalıyormuş. Bir saat içinde beşer içki devirip maçın havasına girerken, Figo’nun lobide oturduğunu gördük. Maçı izlediğim t-shirt’ün üzerinde Figo’nun imzası vardı... Dikkatle burnuna baktım efsane futbolcunun; Emre Belözoğlu zamanında kırmıştı da...
Portekiz taraftarı otelde rock star bekler gibi heyecanlı, futbolcular camdan onlara bakıyor, el sallıyor, son derece rahat bir ortamda maça hazırlanıyordu.
Birkaç km ötedeki Türk kafilesinin kaldığı otelde ise futbolcuların odadan çıkması, lobiye inmesi dahi yasak, zaten otele ulaşmak imkansız, bir hapishane, bir paranoya merkezi gibi korunaklıydı.
Paranoya ve rahatlık arasındaki farkın, skora da etki edip etmediğini düşündüm elbette.
Maç yolunda, gurbetçilerin Yalın’a ilgisi büyüktü. Hızlı adımlarla yürümesine karşın fotoğraf çektirme yarışına girenler bir an bile rahat bırakmadı ünlü şarkıcıyı.
Cenevre sokaklarında en çok fotoğraf çektirilmek istenen isim ise bir başkasıydı: Ünlü gazeteci Reha Muhtar, halkla bütünleşti, maçtan önce ve sonra yorumlarını yaptı, bol bol cep telefonlarından görüntülendi ve hatta statta herkese “Tek istediğim Fatih Terim’in istifası” diye yorumlar bile yaptı...
Cenevre polisi güvenliği o kadar abartmıştı ki, stada ulaşmak için bir-iki kilometre yol yürümek zorunda kaldık. Sadece biz değil ama, herkes, bir arada.
Yolda Ülker’in Milli Takım’a hazırladığı marşı söylerken bir arkadaşımla, gurbetçiler “Sesinizi maça saklayın” diye uyarıda bulundu. Ama bağırıp tezahürata katılmalarını önerdiğimiz isimler de oldu.
Bu çağrıya pek çok kişi olumsuz yanıt verirken, Ali Sabancı destek çıktı. Stada girişteki güvenlik kuyruğunda sohbet ettiğimiz Vuslat Doğan Sabancı’ya da “Siz bile sıra bekliyorsanız bu ülkede gerçek bir demokrasi var” diye espri yaptım, bana nazikçe “Biz her zaman her yerde sıra bekleriz” dedi.
Aynı yolda yürüyen bir medya patronu daha vardı: Ahmet Çalık, Sabah’ın yeni sahibi, tam karşımızdan geçerken “Ahmet Çalık’a ne kadar benziyor” diye konuşuyorduk, gerçekten de Ahmet Çalık çıktı ve o da maç için iyi dileklerini belirtti.
Çukurova Grubu da tam kadro Stade de Geneve’deydi, bu da R tribününü ister istemez ufak bir “medya zirvesi”ne dönüştürdü.
Hasan Cemal’le Ayşe Sözeri Cemal’in ayrıldıkları tek an maçtı. Hasan Cemal, her zamanki gibi akredite, boynunda kartıyla maçı basın tribününden izledi.
Gazeteciler, kendi aralarında maç bahsine tutuşmuştu. Küçük kağıtlara, kapalı oylama uslulüyle, skor tahminleri yazılmıştı. 2-0’lık yenilginin ardından hiçbir gazeteciden tam skor tahmini çıkmadı, bahis ortada kaldı.
-
Ülker, 2024 finansal sonuçlarını açıkladı
Türkiye’nin lider gıda şirketi Ülker Bisküvi 2024’te büyümeye devam etti. Şirket, 2024 yılını 84,1 milyar TL ciroyla kapatırken, bisküvi pazarında Suudi Arabistan ve Mısır’da liderliğini, Kazakistan ve Orta Asya ülkelerinde ise güçlü büyüme trendini sürdürdü....
DEVAMINI OKU -
Ülker CEO’su Mete Buyurgan’a uluslararası görev…
Türkiye’nin lider gıda şirketi Ülker’de 2020 yılının şubat ayından bu yana CEO’luk görevini yürüten Mete Buyurgan, Yıldız Holding’in global atıştırmalık şirketi pladis’in Birleşik Krallık ve İrlanda’dan sorumlu Başkanı olarak atandı....
DEVAMINI OKU -
Ülker’den yeni nesil reklam filmi
Ülker, tatlı atıştırmalık kategorisinin yüzde 100 yapay zekâ teknolojisiyle üretilmiş ilk reklam filmini yayınladı....
DEVAMINI OKU -
Ülker sürdürülebilirlikte yine zirvede
Türkiye’nin lider gıda şirketi Ülker, uluslararası derecelendirme kuruluşu S&P Global’in, en iyi çevre, sosyal ve yönetişim performansı gösterenleri dahil ettiği Kurumsal Sürdürülebilirlik Değerlendirmesinde (The Sustainability Yearbook) üst üste 5. kez yer aldı....
DEVAMINI OKU